12 Haziran 2009

Bütün sene, bunun için miydi?


Bugün özel ve güzel bir gün... Şöyle bir düşününce, en azından okula gidenler, farkedecektir ki; bugün ne Isparta'nın kurtuluşu, ne Çemizgezeksporun kuruluş tarihi, ne de dünya kedi gibi miyavlayan köpekleri koruma günü... Bugün naçizane tüm gücümüzle uğraşıp, aldığımız notların en azından resmiyette takdir edildiği gün...Bugün okul kapandı, ve kocaman bir yaz tatili başladı...Ama bize yine biraz erken geldi o yaz denilen güzel mevsim... Çünkü ben, bu sene ki sınav stresini okul kapanmadan bir hafta önce yaşadığımdan için, pek bir rahattım zaten...Pek heyecanlı da değildim bugün için.Şu e-okul denilen teknolojinin son ürünü site sayesinde, en az 2 hafta önceden notlarımız belliydi.Pek bir sorunsuz ve hafif geçti bugün...Hafif demişken, koca koca çantalardan kurtulmuş olmanın hafifliği de ayrı mevzu tabi... (bkz : Mehmet'in bu konuyla ilgili yazısı)

Koca sene uğraşıp, tüm emeklerimizle ilmek ilmek işlediğimiz karnemiz bugün elimizde.Hatta şu an benim elimde duruyor... Peki, biz bunu atlattık... Şimdi iş sırası kimde? Tabi ki annelerimizde ve balarımızda...

Ne demek olduğunu şöyle açıklayayım.Bugün biz bütün notlarımızı öğrendik, daha doğrusu resmi olarak öğrendik.Tamam da bu notlar yaz boyu durduğu yerde duracak değil ya!Elbette birileri bununla övünecek...

- Anne karne aldım ... !

- Aferin sana evladım, nasıl?

- Hepsi 5 ... ! (Aslında 3'tür ama 3,5'tan 5 düşmüş gibi yapılır)

- Ooo, öylemi?! (Az önce söyledim ya, öyle işte) Hemen koç Melahat ablana...

- Melahat Hanım'cığım benim oğlan karne aldı, ya karne 5'lerle dolu maşallah...

Melahat Hanım kızının karnesini, boynunu büküp eline alır ve o her zaman karşılıklı olunca inanılmaz diyaloglara mekan olan balkonundan, televizyonda İzdivaç açık olan ve yerde de patates kabukları bulunan, oturma odasına girer...

Saçmalık!.. Kardeşim, not benim, çalışma benim! Tamam belki seninde katkın var ama bunu cümle aleme duyurmaya ne gerek var şimdi?Ya da babalarımız mesela... İlla oğullarıyla ya da kızlarıyla hava atmayı pek severler...

- Baba karne aldım ... !

- Aferin prensesime, nasılmış bakalım?

- Hepsi 5 ! (Aradaki 4'lerden hiç bahsetmiyorum)

- Oho oh oh!Pek güzel...

Baba, koşarak, içeride okey seslerinin, çay şıngırdamalarının hiç bir zaman kesilmediği kahvehaneye gelir...

- Eeee, bugünde Cuma...

- Namaza gittin bari?

- Gittim gittim, o değil de...

- Eee, ne peki?

- Okullarda kapandı de mi?

- Eee?

- Nasıl seninkinin karnesi? Bizimki 5'lerle dolu da... (Yüzündeki gülümsemeye hiç ara vermeden)

Adamın yüzü kızarır.Aklına unutmaya çalıştığı çocuğunun 3'lerle dolu karnesi gelir...Yavaş ve sakince yerinden kalkar, kahvenin o sigara dumanının oluşturduğu sisten ayrılarak yeşil halıdan yavaşça yol alıp, eskimiş kapı kulpunu tutarken yüreği hala sızlamaktadır... İçindeki ah çocuğum ah sesleri, akşam gelecek olan bir felaketin sessizliğidir, ya da öncüsü...

Ama saçmalıktır hepsinin yaptığı!Çocuğunu diğerleriyle karşılaştırmak, sürekli ona katı kurallar uygulamak, onun için yapılabilecek en kötü şeydir.Ama şimdi ben ne derseme diyeyim, boynu büküklerle, burnu havadalar, bugünlerde de tavan yapacak...

Bize de, bu karmaşada kendimize bir karne hediyesi aldırmak düşüyor... Yeri gemişken; bütün sene çalıştık, bunun karşılığı elimize bir küçük belgeyle -hatta belki o bile olmadan- üzerinde bir sürü saçma rakamın yer aldığı, bir kaç tane kelimeden oluşan tatil önerileri ve imzalarla dolu, bir A4 kağıt mı?

Vazgeçtim lan, okumuyorum ben ... ! =)

Hiç yorum yok: