31 Temmuz 2009

Kedi #1

Bu seri iki meleğime, sevgilerimle...

Al Birini Ötekinin Başında Kır, İkisi de Yayından Kalksın



Sallama senaryolarla iş yaptıkları o kadar belli ki halen nasıl yaşanmış olayları canlandırdıklarını söyleyebiliyorlar anlamıyorum. Öyle gizli kamera, yüzleştirmeler, mahkemeler bilmemne, yok artık! Hayır bir senaryo yazıyorsunuz bari yoldan geçen adamı çevirip almayın. Lise tiyatrolarından falan adam toplayın çok daha kaliteli rol yapabilecek adam var.

29 Temmuz 2009

3 Tane G'ye 1 Saat Kala


Lanet ettim lan şu olaya, şu birkaç haftadaki reklam olayları yüzünden. Bir işin boku bu kadar mı çıkarılır ya! Bu gün bir gazete bayinin önünden geçiyorum her gazetede sürmanşet üstünde Vodafone 3G reklamı var. Turkcell ve Avea bıktırmaya başladı zaten yavaştan. Zaten önümüzdeki birkaç yıl 3G destekli telefon alabileceği mi sanmıyorum da bu olaydan soğudum cidden...

Jack'in Hakkını Yedim, Asıl Gerizekalı Burada


http://www.izlesene.com/video/muzik-fatih-urek--sus-2008-super-bir-klip/348383

Sana ancak bu gider bu saatten sonra. Beşiktaş'a laf çarpmayı bilip sonra birinci sınıf olmayan bir takımdan 5 yiyebilen bir takımın gerizekalı teknik direktörüsün sen. 2 senedir tüm açıklamalarına rağmen Sivasspor'un yaptıklarıyla sen de sempati kazanmış olabilirsin ama yeter artık. Sus artık gerizekalı, Türk futbolunu kendinden kurtar!

28 Temmuz 2009

Duygusal Şizofren # 1

Duygusal Şizofren benim yeni yazı ve fotoğraf dizim...Burada okuyacağınız tüm kesitlerin bazıları internetten almadır, bazıları benim ve arkadaşlarımın eseridir.Ama fotoğrafların hepsi, bizim kadrajlarımızdan görüntülerdir...

Ben sadece aşka aşığım
Var olan tüm aşk yalanlarından sıyrılmış...
Kendini kabul ettiren o saf duyguya...

Sadece aşka aşığım
Sadece aşka ...

Uçurtma Avcıları

Uçurtmalarım vardı benim
İnci gibi parlayan gökkubbede
Umut doludur hepsi, rengarenk
Her biri taşır içinde, seni de beni de...
Güneş her dokunuşunda onlara
Huzur dolar her biri, bulutlar da...
Bembeyaz pamuk tarlaları;
Bulutlar...
Uçurtmalarımın çiçek açtığı
Yarınları doldurmuş içine
Dünü, bugünü hapsetmiş
Biz de hapis kalmışız onlarla
Uçurtmalarım vardı benim
Bulutlar da benimdi, yıldızlar da
Hele ki o parlak elmas, güneş!
Ay bile benimdi gecelerde...


Eskiden, çok eskiden...
Güneş ufukta batmadan önce...
Yıldızlar saklanmadan önce karanlığın ardına
Bulutlar parçalanmadan, kararmadan önce...
Uçurtmalarım avlanmadan önce,
Uçurtma avcılarına ... ! ~~

27 Temmuz 2009

LOST - 6. Sezon Posteri






Comic-Con 2009'da Lost'un 6. sezon posteri gösterildi. Görüntü kalitesi pek iyi olmadığından kim kimdir tam olarak seçilemesede tahmini olarak soldan sağa sıralama şöyle:

1-Faraday
2-Boone
3-Miles
4-Michael
5-Ana Lucia
6-Charlotte
7-Shannon
8-Desmond
9-Eko
10-Kate
11-Jack
12-Sawyer
13-Locke
14-Ben
15-Sayid
16-Libby
17-Sun
18-Jin
19-Claire
20-Hurley
21-Juliet
22-Charlie
23-Lapidus
24-Richard
25-Bernard
26-Rose

Ayrıca "The Final Season" yazısının arka planında hiyeroglifler olması dikkati çekiyor.

Massa'dan İyi Haber


Hayati tehlikeyi atlattığını okudum. Bilgisayar başına geçebildiğim anda baktığım ilk şey oldu onun durumu, dünden beri acayip endişelenmiştim. Button'ı küçüklüğümden beri severim, Alonso da son gözdem ama Massa'nın bunlardan hiçbir eksiği yok gözümde. Ferrari kırmızısı altında daha sempatik bir adam görmedim, göreceğimi de sanmıyorum ilerde. İyileş be bir an önce Massa...

24 Temmuz 2009

İlginç İsimli Facebook Grupları #10


Grubu bulmamı sağlayan Gülnihal Mihriban (SB-Einsam Hime) kardeşime teşekkürü bir borç bilirim. ( :P)

Haftanın Anketi #2

Harry Potter'ın -benim tarafımdan pek beğenilmeyen- 6. filmi Melez Prens yakın zamanda vizyona girdi. İzleyicilerin yarısı tarafından beğenilen yarısı tarafından beğenilmeyen Melez Prens tekrar "Harry Potter"ı en iyi hangi yönetmen çekiyor" tartışmalarını akla getirdi. Kültürlük'ün bu haftaki anketi de sizlere bunu soruyor.

Felsefe Taşı ve Sırlar Odası'nı yöneten "Chris Colombus."
Azkaban Tutsağı'nı yöneten "Alfonso Cuoron."
Ateş Kadehi'ni yöneten "Mike Newell."
Zümrüdüanka Yoldaşlığı ve Melez Prens'i yöneten, Ölüm Yadigarları'nın 2 filmini de çekmesi beklenen "David Yates."
Harry Potter'ı takip edip de filmlerinden hoşlanmayanlar için "Hiçbiri iyi değil."
"Harry Potter Harry Potter'dır, hepsi iyi, ayrım yapamam" diyenler için "Hepsi birden".
Harry Potter'ı sevmeyenler için de "Oradan HP izleyen biri gibi mi görünüyorum."
Anket şıklarımız. Buyrun bakalım...

Anket "Haneler" Diyor


Geçen hafta başlattığımız ilk ankettte yaz aylarında süren iki komedi programı "Haneler" ve "Bu Film Bitmez"den birini seçmenizi rica etmiştik. Bir haftada 14 kişi katılmış ankete. Katılanlardan iki kişi ikisini de beğenmedini belirtmiş. Bu yaz ne izleyerek eğleniyorlar çok merak ediyorum. ( :P) 3 kişi "Bu Film Bitmez"i daha çok beğenmiş ki bu kişilerden biri de benim. 9 kişiyse Haneler'i daha çok beğenmiş. Ne yalan söyleyeyim alışamadım halen tarzlarına. Skeçlerin seviyeleri garip geliyor. Bir bakıyorsun kahkahalar içindesin bir bakıyorsun ot gibi sadece ekrarna bakıyorsun. Eh herkesin kendi seçimi.

Gelecek haftanın anketi akşama burada... ( ;))

Zar Atmak Hiç Bu Kadar Önemli Olmamıştı


" Dikkat ! Bu yazı kitapla ilgili önemli spoiler içerir, herkesin dikkatine ... ! "

Dün gece 2:30 sularında bitirdim bu "kült" eseri.Ne yalan söyleyeyim benim için hayatımda okuduğum en iyi 10 romandan biriydi.Yabancı yazarları, özellikle de değişik kitaplar yazanları çok severim.Jules Verne'e, Stephan King'e, ve tabi söylememe gerek bile yok J.K. Rowling'e hayranlığım da buradan gelmektedir.İşte o yazarların arasında artık bir de "Luke Rhinehart" ismi var.

Kitabı ilk aldığımda, okumaya başladığım andan itibaren, ilk 30 sayfada sıkıldığımı itiraf etmeliyim.Tamamıyla sıkıcı ve artık psikolojik desteğe ihtiyacı olan bir psikiyatrın olağan hayatından kesitler gibiydi.Fakat sonra işler hafiften değişmeye başladı.Fakat kitabı farklı kılan pek bir şey yoktu hala ortada.Hatta farklılıktan ziyade zengin ve dünya çapında ünlü bir psikiyatrın seks günlüğü gibiydi açıkçası.Zarı keşfetme evresinde bile, alt kattaki evli bayana tecavüz etme olayı kitabın okur yaşı oranını epey yükseltti.

Fakat zarın keşfinden sonra, yine değişmeye başladı kitap, bu sefer de deli olduğu düşünülen, bunalımdaki bir psikiyatrın yeni deneyleri üzerine yazılmaya devam etti.Ve sonuna kadar inanamayacağınız kadar gelişti olaylar.Sonunda da gerçekten çarpıcı bir sonla bitirdi konuyu.

Tam ben "Zar Adam'ın Peşinde" adlı 2. kitabı almaya karar vermişken, kısa bir araştırma sonucu bu kitabın devam kitabı değil, bambaşka bir konuyla ilerleyen bir roman olduğunu anladım.Hem de aynı yazardan bile değildi.Hemen bu fikri kafamdan sildim.

Ama size şunu da mutlaka söylemeliyim, kitabı okurken kesinlikle yanınızda zar bulundurmayın.Aklınızı çeşitli oyunlarla çelici ve sizi zarı kullanmaya teşvik edici bölümler var kitapta.Ki, bu hiçbirimiz için müthiş olmaz.Benim aklımı çeldi, deneyecektim ama iyi ki etrafta zar yoktu...Ayrıca kitabın kapağında yazan "Çok az kitap hayatınızı değiştirebilir, bu roman değiştirecek" cümlesi, kitabı almanız için uydurma değil, gerçekten ciddi bir önlem...

Kısacası "Zar atmak hiç bu kadar önemli olmamıştı, hem de hiç kimse için... "

22 Temmuz 2009

Athena Bambaşkadır


Cidden bambaşka bu adamlar. Bu gün Youtube'dan sırayla bütün şarkılarını dinleyerek dayımın kotasının içine ettiğim grup Athena. Bütün şarkıları bir başka kalite. Bir aralar Top 5 yaparken Us'un şarkılarınınayrı bir yeri olduğunu söylemiştim. Aslında diğer albümlerinde ayrı bir yeri varmış ben de. Büyüksün Athena ne diyeyim.

Twilight Çikolataları




Tanesi 0.79 dolardan satılan çikolata çıkarmışlar. SB-Twilight grubunda rastladım habere. Çikolata olan herşeye hayran olduğumdan paylaşmak istedim. Çok güzeller. Bella'yı yemek lazım bir ara ( :D).

Yüce Rabbim Bir Acı Bize


İzmir'deki mafya işi yangınların üstüne bir de güneş ışınları sayesinde çıkan yangın eklenecek yakında. Dün kuzenimdeyim. Oturduğumuz oda klimalı. Klasik yaz derecesi olan 18 derece. Hani klimanın çalıştığı odadan çıktığınızda hafif bir sıcaklık teninizi okşar ya. Birkaç saniye boyunca rahatsınızdır en azından. Dün gece öyle değildi işte. Çıktığın anda sıcak hava dalgası haldır haldır geliyordu üstüne. İlk defa klimanın tam karşısındaki koltukta klima çalışırken yattım gece. Başka türlü çekilecek gibi değildi. Rabbim bir acı bize cidden, ne bu sıcak.

Değişiklik İyidir, İyi Gelir


Bir aralar bir sayaç koymuştum kıyıya köşeye. Her gün 60-70 kişinin benim ne yazdığımı merak edip bloga girdiğini gösteriyordu. Fazla amatördü ama 5000'e ulaşınca sıfılarım, değiştiririm demiştim. Sayaç aşağılarda olunca biraz geç farketmişim. 5297 gibi bir sayıda değiştirdim sayacı. Görüntüsü daha şık olan bir tanesini buldum. Sıfırlamama gerek yokmuş istediğim rakamdan da başlatabilirmişim. Eh başlattım. 10000'e varınca bunu da postalarız artık.

21 Temmuz 2009

Vedat Kaptan


Dün haberlerde görünce şok olmuştum. Sapına kadar Beşiktaşlı olmasına rağmen objektif yorum yapabilen birinin aramızdan ayrılması gerçekten çok kötü. Güle güle Vedat Kaptan...

http://www.facebook.com/video/video.php?v=1078267325017&ref=share

20 Temmuz 2009

Bir HP Filminin Günün En Tatsız Şeyi Olması


Cumartesi günü "Sihir Başlasın Melez Prens-İzmir Buluşması"nın ilk günüydü. Forum Bornova'nın sinemasında izledik Melez Prens'i yukarı resimde gördüğünüz 5 üye olarak (Belki bir ara yolunuz kesişir soldan sağa mr_XY (ben), MiksTJake, owl, Bella Swan, Chucky (büyük yönetici)).Valla buluşma filmin ikinci kısmı dışında çok güzeldi. Filmin moladan sonraki kısmıysa günün ortasındapek de iyi gelmedi. Milletin hüngüre bağladığı sahnelerde ben uyuyakaldım ciddi ciddi. O derece bayık sahneler vardı. Amaç buluşlmayı anlatmak değil zaten bu postta filmin eleştirisini yapmak. Aşağıdaki paragraflar ufak tefek spoiler içeriklidir. Dikkat!!!

Hakkını vermek lazım ilk kısımda katıla katıla güldüm. Ron'u sadece güldürmek için kullanmışlar sanki filmde o derece komikti. LAvender'i oynayan -benim diğer dört kişi aksine çok şeker bulduğum- kız iyi bir oyunculuk çıkarmış, Rupert'a eşlik ederken. Komik olması gereken sahneler cidden komikti. Trendeki cama kalp çizme olayına bayıldığımı söylemem gerekir. Bir de ciddiyetle yapması yok mu, inanılmaz.

İkinci kısımsdayasa yukarıda dediğim gibi resmen uyuyakaldım. Ginny'nin Harry'i İhtiyaç Odası'na attığı sahnede kapandı galiba gözlerim. Açtığımda Dumbledor iksiri içiyordu. Arada en çok görmek istediğim sahnelerden birini kaçırdım kötü oldu cidden.

Kitabın aksine Malfoy'un ne yaptıklarını gösterirken ortalıktan sürekli kaybolmasının altını hiç çizmemişler. Bu haliyle daha iyidi ama Harry'nin saatlerce İhtiyaç Odası'nın kapısında beklemesi hoş bir sahne olmazdı.

Kitabı okurken hüngür hüngür ağladığım cenaze sahnesi tamamiyle kesilmişti. Film ağlatmamaya çalıştı sanki beni. ( :P) Ayrıca sadece filmi izleyen biri Fawkes'ın gidişini çakmış mıdır acaba, merak ediyorum cidden.

Filmin son sahnesiyse rezaletti resmen. En sevdiğim karakter olan Ron'un tek bir kelime bile etmemesi kötüydü. "Her zaman yanında olacağız" laflarının tümü Hermione'den geldi. Ron o kadar da duygusuz değil. Hele erkeklere karşı o kadar duygusuz bir karakter hiç değil (:P).

Filme Denizli'de ikinci kez gitmeyi planlıyorum. Uyuduğum zamanda olanları beklemek için Mininova camiasının keyfini bekleyemem. :)

Not: Geleneği bozdum, ilk kez orijinal dlinde izledim filmi sinemada. Bir daha olomasına imkan vermeyeceğim. Siz de öyle yapın bence. Ben dublajları normal seslerden daha etkileyici buldum. Oyuncular sanki sürekli yavaş tonda giden bir müzikal gibi okumuşlar replikleri sanki. Dublajda böyle değil.

Not 2: Sadece filmiizleyen biri için not. Ruh Emici olarak çevrilen şeyler aslında Ölüm Yiyenler'dir. Ruh Emiciler birer yaratıktır. Ölüm Yiyenler Voldemort'un müridi olan insanlar.

17 Temmuz 2009

Haftanın Anketi

Artık sol tarafta haftada bir yenilenecek bir anket olacak. Tv, Sinema, Müzik falan falan herşey olabilir ankette. Bu haftanın anketi yazı geçireceğimiz iki komedi programıyla ilgili. Bakalım siz hangisini tutuyorsunuz. Haneler mi? Bu Film Bitmez mi?

Benim oyum Bu Film Bitmez'e. Muhteşem yapmışlar.

15 Temmuz 2009

Google'da Ben

Google'da sürekli kendini arayan manyaklardan değilim, hayır. Bir blogda Google'a kendi ismini yazma muhabbetini gördüm de bir deneyeyim dedim. Hiç aramadım bile arkadaş şu tabloyu görünce elim klavyenin üstünde kaldı öyle. "İlköğretim zorunlu olmasın ufacık çocuklara işkence yapmayın" diyen bir ergenim ben, ama benim ismimle yaşayan bir ilköğretim okulu var. Eğer okula ismini veren şahıs ölmüşse benden dolayı kemikleri sızlıyordur. Eğer yaşıyorsa buradan kulaklarını çınlatayım.

Mehmet Dinler İlköğretim Okulu... Ciddi ciddi komik. ( :D)

Mad About Mambo TNT'de


Reklamı görünce bir sevindim ki sormayın. TNT zaten yayınladğı filmlerle bu yaz iyice bağımlılık yapacak gibi duruyor. Cumartesi 2000 yapımı süper eğlence Mad About Mambo (Çılgın Mambo) ile başlarım herhalde sarmaya ( :D).

Çılgın Mambo'nun konusu kısaca şu şekilde:

İrlanda'nın Batı Belfast kentinde yaşayan Danny'nin (William Ash) en büyük hayali profesyonel bir futbolcu olmaktır. Brezilyalı futbolcuları örnek olarak gören genç, sürekli performansını düzeltme çabasındadır ve bu yüzden de bir Samba dans kursuna yazılır. Orada güzel dansçı Lucy (Keri Russell) ile karşılaşır ve aşık olur. Lucy, bu aralar bir yerli Latin dans yarışmasına erkek arkadaşı ile birlikte katılmak için yoğun çalışmaktadır. Talihsiz Danny, kısa bir süre sonra bir maç sırası Lucy'nin dans arkadaşını istemeyerek yaralar. Böylece her şeyden çok istediği dans yarışmasına katılamayacak olan Lucy, hayal kırıklığına uğrar. Danny, onun gönlünü almak için yaklaşan yarışmada Lucy'e eşlik yapmayı teklif eder. Bundan böyle iki farklı dünyalarda yaşayan Danny ve Lucy, birlikte Mambo'nun ve aşklarının sırrını keşfedeceklerdir...

Sonuna değin muhteşem bir aşk hikayesidir. İzlediğim en iyi aşk hikayelerinden biridir, Tianik gibi bir şeydir hatta aşk hikayesinde. 9 yıldır izlemediyseniz Cumartesi gnü Lost'tan sonra ( :P) mutlaka izlemelisiniz.

Bu Sefer Olmasın


İlle de Roman Olsun'un bu seneki yarışmacıları cidden rezalet. Geçen yıldan sonra çok çok sönükler. Geçen yılki anne&kız, baba&kız, Roman hip hop gibilerinin yanından geçemez bu senekiler. Jüride her slow şarkıda ağlıyor, nasıl iş anlamadım anasını satayım, şarkının rezil oluşuna mı ağlıyorlar nedir?

Bu yıl pek tutmayacak gibi geliyor yarışma. Pazar günü haberlerden sonra. Karşısında Dans Eder misin Yaz Ateşi var. Dans Eder misin'i biraz daha kaliteli yapsalar İlle de Roman Olsun'u ya yarışma bitmeden yayından kaldırırlar ya da yayın gününü adeğiştirirlerdi. O derece yani.

2. Bölüm ve Beklenen Hamle


Bu yaz saracağım dizi gibi görünüyor demiştim ilk bölümden sonra, ikinci bölümde kesinleşti bu. Kardeş çekişmeleri üzerine gittiler iyice, ikizler karşılaşmaları bölümün büyük kısmını oluşturdu. Sonay'ın "Balık Yarışı" sahnesi çok komikti. Cidden farklı şeyler düşündüm ben orada. Ama olmayacağı da belliydi hani. Nazım'ın okul sahnesi saçma olmuştu biraz, ufak da olsa bir laf söylememesi garip geldi bana. Ama kararı kesin gibi bu sefer, gelecek hafta bir sürü laf sokacaktır gençlere ( :P).

Eren vs Eylül&Umut süper olmuştu. Barış Küçükgüler'i eskiden az çok biliyorduk zaten ama diğer ikilide de sağlam oyunculuk var. Tuğyan Akay Kavukçu daha önce Babam ve Oğlum'da oynamış galiba, fındık fıstık kontejyanından. Google'a Elif Atakan yazdığımdaysa genel olarak dizinin tanıtımı ve Facebook profilleriyle karşılaştım. Daha önce bir yerde görmemişiz galiba. Bu diziden sonra görürüz büyük ihtimalle.

Dizi hakkındaki endişem İki Aile'nin gittiği yere gitmesi olacak. Yine başrolünde Emre Altuğ'un olduğu İki Aile süper bir ilk sezonun ardından ikinci sezonda giderek çökmüştü ve varlığı yokluğu belli olmadan final yapmıştı. Umarım olmaz bu kez.

13 Temmuz 2009

x5


http://kulturluk.blogspot.com/2009/07/2009-yaznn-bez-bebegi.html Daha pek olmamış bunu yazalı fazla olmamış değil mi?

Posta'da gördüm bu gün, Tv sayfasında. "Kaçıranlar ve..." lan 4 kere yayınladınız kaçıran kalmamıştır, izlemek istemeyen kalmıştır ancak. 5 dk sonra 5. kez yayınlanacak ilk bölüm daha bir hafta olmamışken. Bıktırdınız hakkatten.

Tecavüzcüler Hadım Edilsin!

Bürokrasiyi Azaltma Bakanı Roberto Calderoli, "Kimyasal kısırlaştırma, cinsel tecavüz vakalarına tek çaredir. Bu öneriyi gündeme getirdiğimde, bana herkes deli gözüyle bakmıştı. Ama şimdi bilim adamlarının da bunu önerdiğini görüyorum" dedi.

Calderoli, Roma'da pek çok cinsel tecavüz vakasının faili olduğu kuşkusuyla gözaltına alınan 32 yaşındaki Luigi Bianchini adlı zanlının aynı suçu 19 yaşındayken işlemiş olduğunu anımsatarak, "O kişi o dönemde gerekli tedaviye tabi tutulmuş olsaydı, bugün bizleri üzen vahşetler yaşanmayacaktı" diye konuştu.

Daiele Sartache liderliğindeki İtalya Hareketi ise önümüzdeki haftadan itibaren, cinsel tecavüz ve çocuk tacizciliğine karşı kimyasal kısırlaştırma yöntemine başvurulması için imza kampanyası başlatacaklarını duyurdu.

Konuya ilişkin yapılan açıklamada, toplanan imzaların Roma Büyükşehir Belediyesi'ne sunulacağı belirtilerek, "Kimyasal kısırlaştırma klasik anlamdaki hadımlaştırmaya oranla daha insani bir yöntemdir. İtalya'da kadınlara yönelik tecavüzü durdurmak için bu yönteme başvurma zamanı gelmiştir" dedi.

Seri tecavüzcülük suçlamasıyla gözaltına alınan zanlı Bianchini'nin, ana muhalefeti simgeleyen Demokrat Parti'nin bir ilçe teşkilatında çalışıyor olması da tartışma yarattı. Parti adına yapılan açıklamada, "Çürük elma her yerde olabilir" denildi.

Savcılık ve polis tecavüz vakalarındaki DNA örneklerinin zanlının suçunu ortaya koyduğunu savunurken, gözaltına alınmış olan Bianchini ise kendisinin masum olduğunu iddia etti.

Tam gaz arkandayım Roberto. ( :P)-dwayde

12 Temmuz 2009

Yaz Ateşini Klimayla Geçiştirsek


Dans Eder misin ilk yayınlandığı zamandan beri çok sevdiğim bir yarışmadır. Hatırladığım kadarıyla önce iki dönem normal yarışma sonra 12 kişilik bir Best of yapılmıştı. Daha sonra Fox'a geçti jüride ve sunuculardaki değişiklerle (Tan Sağtürk ve Asena çıktı yerine Murat Boz ve Çağla Şikel girdi, Huysuz Virjin Seyfi Dursunoğlu olarak karşımıza çıktı, yedek sunucu Best of'un birincisi Eylül oldu falan falan). Fox'daki program pek sarmadı aslında. Bir tek yarışmanın birincisi Nora için izledim. Çünki garip sebeplerle canlı yayın erteleme, Seyfi Dursunoğlu'nun son bölümdeki tripleri falan...
ATV eski jüriyi toparlayarak bu yıl yeniden başlattı yarışmayı "Yaz Ateşi" adıyla. Hoş ilk bölüme Tan Sağtürk nedenini bilmediğim bir sebepten gelmedi yerinde Seyfi Dursunoğlu vardı. Yedek sunucu yok asıl sunucuysa Ebru Akel. Ebru Akel'e "Türkiye'nin en iyi sunucularından" denmesine kıl oldum her zaman ben mi sevmiyorum acaba bir tek. Yarışma formatına da uymuyor ki kadın. Aslında eski yarışmaların formatına demeliyim çünkü alışık olduğumuz şeylerden eser bile kalmamış.
Reklamlarla başlayalım. İkinci bölüm reklamları magazin haberi gibi. VTR'lerde sürpriz bir şekilde karşımıza çıkardı herşey daha güzel olurdu. Böyle hoş durmuyor. Gerçi VTR'lerde de değişiklik gördüm ilk program itibariyle. Çalışmalara odaklanmıyorlar hiç. Çalışmaların eğlencesi neşesi bol oluyordu. Böyle cidden sıkıcı VTR'ler.
Seyfi Dursunoğlu/Huysuz Virijin'in olmaması çok büyük bir açık yaratacak. Zaten yerine kaliteli biri de gelmemiş ama gelse de farketmezdi zaten. Çünkü Huysuz'un yeri farklı. Uğurkan Erez'le uğraşması Yonca Evcimik'e sürekli laf çarptırması, Tan Sağtürk'ün başının etini yemesi falan falan ekesikliği hissedilecek şeyler.
İlk yarışma için tek güzel detay Yiğit'i getirmeleri omuş. Ama onu da kovar gibi gönderdiler. Bu ateşten bi cacık olmayacak gibi duruyor. Ben ateşin keyfini geçtim klimayı açıyorum artık.

2009 Yazının Bez Bebeği


Bez Bebeğ'in ilk zamanlarını hatırlarsınız. Fox, diziyi yayın akışında bulduğu her boşluğa sıkıştırarak diziden tiksindirtmişti 10 yaş üstü izleyici kitlesini. Dizinin daha 5 bölümü yayınlanmamışken her gün toplam 3 kere falan oynaması haliyle berbat ediyordu işleri. Yeni sezonda düzeldi gibi Bez Bebek ama ilk sezonda yapılan o saçmalık halen çoğu kişinin diziye tiksintiyle bakmasına neden olmakta.
2009 yazında "çok fazla yayınlanması yüzünden kendisinden nefret ettiren dizi" boşluğunu Geniş Aile dolduracak gibi duruyor. Dizinin ilk bölümü çarşamba akşamı yayınlandı. Perşembe akşamı bir daha. Dün Disko Kralı'ndan önce oynadı bir kez daha. Bu sabah televizyonu açtığımda gene Geniş Aile'yle karşılaştım. Bir sakin n'oluyoruz ya. Çarşamba akşamlarını buna ayırmak enayilik bence. Nasılsa izlemek için çok fırsatımız olacak.
Not: Bez Bebek'le ilgili Çağlar Yıldız'ın çok güzel bir postu vardı zamanında. Onu hatırladım da okuyalım dedim :).

11 Temmuz 2009

Hastalık Hastasının Cenabet Yılı


Babam yıllardır beni "Hastalık hastası" olmakla suçlardı. Ben de buna gıcık olurdum ama bu yıldan itibaren ben de bunu kendime yakıştırıyorum artık (Yıl derken öğrenci yılı, Eylül'den Eylül'e 12 ay). Ne cenabet bir yılmış kardeşim.
Canı tatlı birisiyim kabul. Ama yılda 4-5 kez grip olmak ve birkaç seferlik migren ağrıları dışında yataklara düşeceğim pek sorunum yoktu. Bu yılsa n'olduysa artık.
Öncelikle grip, nezle gibi dandik ama yatağa düşüren hastalıklar. Bu yıl küçüklü-büyüklü o kadar çok grip oldum ki sayamadım bile. Devamsızlığım hep bunlar yüzünden sınıra yaklaştı.
İkinci olarak yıllardır benim yorgunluktan dolayı olduğunu sandığım kasık ağrılarının fıtık olduğu anlaşıldı. Ameliyat oldum. Bütün kurban bayramını yatakta ya da elimde bastonla geçirdim.
Göz numaram yine büyüdü. Bunun cenabetlikle bir alakası yok aslında bu tamamen benim hödüklüğümden kaynaklanmakta.
Şimdi de bel ağrıları. Annemde "Ankilozan Spondolit" denen genetik bir hastalık var yıllardır. kendi doktorumda benim için bu hastalıktan şühelenmişti. Denizli'de yapılamayan son bir tahlil için Ege üniversite'sindedim dün. Tahlili yaptırdım, sonucunu Pazartesi günü alıp ondan sonraki hafta doktoruma götüreceğim. Belimde de kalıcı bir hastalık varsa kafaı da yiyeceğim ben artık tam olsun. Babamın söylediği yere ulaştım galiba. Hastalık hastalığına. Sabah bel ağrısıyla kalktığında yaşamdan soğuyorsun. Sonrası normal ama herşeye dikkat etmek zorundasın. Eğilmene, bükülmene, koşmana, sporuna. Denize girdiğinde fazla açılamıyorsun ağrı tutarsa kıyıya raht ulaşabilmek için, basketbol oynarken 15 dk'da falan bırakıyorsun.
Sağlıklı yaşayanlara imreniyorum. Onlardan biri olabilsem keşke.
Not: Resim bir tiyatro oyunu olan "Hastalık Hastası"ndandır.

9 Temmuz 2009

8 Temmuz 2009

Hö?


VeTeknoloji'nin "Nefret ettiğiniz Siteler" bölümünde rastladım da cidden ürkünç. Sitede emeği geçen bütün hödükleri Allah'a havale ediyorum ben (de).

Sunucunuza Dikkat !

Geçenlerde bloga bir de Mozilla Firefox sunucusundan girdim.Ve farkettim ki bu sunucu da banner, biraz sağ tarafa taşmış olarak duruyor ve bu beni rahatsız etti gerçekten.Bu nedenle hem size bir duyuru amaçlı hem de bu sunucuyu kullananlara neden dışa taştığını belirtme amaçlı bir yazı yazmak istedim.Hani böyle sitelerin altında yazar ya bu site en iyi bilmem kaç * bilmem kaç ölçülerinde izlenir diye, bu da KültürlüK'ün notu, bu site en iyi Internet Explorer sunucusundan izlenebilir...

7 Temmuz 2009

Aile Reisi'nden Güzel Başlangıç


Çok çocuklu aile dizilerine bayılmışımdır her zaman (Küçük Kadınlar ve Yaprak Dökümü aile dizisi değil onu not geçelim). Aile Reisi'ni de ilk reklamını gördüğüm zamandan beri merakla bekliyordum. Fena bir başlangıç yapmadılar.
Emre Kınay hayran olduğum oyunculuğunu bir kez daha sergiledi. Tam komedi aile babası zaten bu adam. İki Aile'den beri özlemiştim kendisini iyi oldu bu.
Diğer başrol oyuncusu Pınar Altuğ Çocuklar Duymasın'dan beri oyunculuğunu epey geliştirmiş gözüküyor (Arada oynadığı diziler olsa da son zamanlarda Çocuklar Duymasın'ın tekrarlarını izlediğim için onu kullandım).Rolü gayet güzel götürecek gibi görünüyor.
Çocuklara gelince. Ufaklıklar çok hoş. İkizlerden erkek olanını zaten biliyoruz. Ben fazla ısınamadım bu güne kadar kendisine ama yine de sıçmaz role herhalde. Kız olanını oynayan kızda potansiyel görüyorum ben (Star TV'nin internet sitesinde oyunculara dağir hiçbir ad/bilgi falan bulunmadığından böyle yazıyorum). Hoş bir yüzü var, o konuda sınıfı geçti. Ama oyunculuğunu göremedik pek hiç ağırlığı yoktu ilk bölümde. Kız&erkek ikizler olunca daha fazlasını beklemiştim ben. Umarım ileriki bölümlerde kendisini daha fazla görebileceğiz.
Hoş ve klasik bir başlangıç yaptılar umarım böyle devam eder, eğlenceli bir şekilde. Hayırlı olsun Türk televizyonlarına. Benim sevdiğim yaz yapımlarından ancak biri kalır televizyonda yaz sonuna kadar gerçi. Umarım piyango "Aile Reisi"ne çıkar.
Not: Aslında çok daha uzun bir yazıya başlamıştım diziyle iligli. Yarısında hem benim sakarlığım, Blogger'ın yazımlarındaki geri alma zorluğu yüzünden silindi gitti post. O moral bozukluğuyla bu kadar karalayabildim. Maksat bu diziyi boş geçmemekti.

Oyuncak Dediğim Zaman


Hayatıma dair hatırladığım en eski şey bu uğur Böceği. Kıçından çıkan ipi çektiğimizde duyduğum o hoş melodi. Ne annem, babam ne de kıyafet falan. Hatırladığım en eski şey bu benim olmasa bile. Benden birkaç yaş büyük kuzenime aitti. Evlerine her gittiğimde çekerdim ipini çalmaya başlardı. Ne mükemmel birşeydi. yatağının ucunda ya da kapı kolunda yıllar yılı asılı durdu o uğur böceği.
İşler değişiyor ama artık. Bir aralar ona sahip olmak benim en büyük hedefimdi. Ama yaş farkının az olmasından dolayı bu şerefe erişememiştim. Kuzenimin askerlik çağı gelince artık teyzem durmamış 2 yaşına daha basmamış kuzenime vermiş uğur böceğini habersizce.
Şimdi tek amacım git gide şımartılan ufaklığın şerrinden korumak bizim uğur Böceğini. ( :D)

5 Temmuz 2009

Hayat Kurtaranlar

Şu tatili cidden sevdim ama öyle şeyler vardı ki insanı tatilden soğutmya yetecek. İki kişiydik ve deniz çok aşırı dalgalı olduğu için denizde pek takılamıyorduk. Sürekli internet, gezip tozmada yapılmıyor. Evde oturunca da işte hayat kurtaran şeyler devreye giriyor. Tatilden erkenden soğumamamın nedenleri geliyor işte.
Saçma sapan bir anten var çatıda ve rüzgarda sallandıkça kanallar değişiyor falan. TRT 1 geldiğimiz ikinci gününden itibaren cam gibi çekti dönmeme iki gün kala görünmeyi bıraktı. O aralıkta epey faydası oldu bana. Evde TV sesi cidden bir başka. Haftaiçi her akşamüstü yayınlanan "Kim Bilecek" sabahları 9'da "7 Numara", "Günün Ardından", -dublajla katledilse de- "Güzellik Merkezi adlı güzel bir film, hiç anlamadığım ama yatıp seyrettiğim ""EDU Dramaları" diye birşey ve saçma bulsam da "Çılgın Kanal" diye bir komedi. İyi geldi valla...

Pis Yedili... 12 ellik oyunlar oynadık kuzenle 1 hafta boyunca. İskambil destesiyle oynanabilen en zevkli oyun bu yaz sıkıntıdan pat diye patlamamı engelleyerek iyi bir iş başardı. Özellikle 12 ellik bir oyunda kuzenimi -5'e 945 yenişim unutulmaz. Halen o skor kağıdını kitap ayracı olarak yanımda tutuyorum. ( :D)

1 liralık abur cubur sepetleri. Cidden yemeğe ya da bir hamur işi hazırlamaya mahal vermiyor. Tam okeyin ortasında acıkmışken ideal. ( :P)

Bir aşk hikayesi cinsellik üzerinden bu kadar güzel anlatılabilir mi? Cindy Gerard bunu başarmış. Müthiş bir gerilim içinde büyüyen Janey-Jase aşkını soluksuzz okuyabilirsiniz. Tavsiye ediyorum.

Şimdilik bu kadar... :)

Avantajın Varsa Kullanmayı Bileceksin


Bu sabah döndüm Gümüldür'den. Medeniyetin biraz daha fazla uğradığı Karşıyaka topraklarındayım artık. Bu yılki deniz tatilimin en büyük sürpriziyse yollar oldu kesinlikle.
Daha önce hep tezcanlı yaşlılarla Gümüldür'e gittiğimden sabahtan yola çıkardık. Genellikle minibüslerin en kalabalık olduğu saatlerde. Tabii adam doldurdukça doldururdu o saatlerde. Denetim az ya. Sora Menderes tarafından dağlara vururdu iyice polisten kaçmak içi. Yol uzadıkça uzardı o 50 kişinin tıkıştırıldığı minibüste.
Ananemlerin de iş-güç derdi yoktu gerçi ama tezcanlılıktan olsa gerek hep erken yola çıkarlardı. Oysa bu sene yalnız gidip geldiğimde çözdüm işi. Elinde öyle çalışmama gibi bir avantajın varsa bunu sonuna kadar kullanacaksın. Gümüldür'e gelişim Pazar akşamı saat 19.30'a rastlıyor. Yani bütün haftasoncuların döndüğü zamana. Ne Pazartesi ne de /CumaCumartesi gidiş şeritinde öyle bir tenhalık bulamazsın. Dönüşüm de Pazar sabahı. Millet oraya ya Cuma/Cumartesi akşamı ya da Pazar sabahı gelebilir ama çoğunluğun dönebileceği en son zamandır Pazar sabahın körü. O kadar kalmışsın. Haftanın en tatil gününü geçirmeden mi gideceksin değil mi? Eh ben bir haftadır doymuştum Gümüldür'e böyle olunca en avantajlı zamanda geri döndüm.
Tatilde hayat kurtaran şeyleri yazacağım daha sonra. Şimdilik benden bu kadar... :)