30 Nisan 2009

Karşıyaka Savaşçısı


Salı akşamı Wipeout'ta bir Yeşil-Kırmızı rüzgar esti. Karşıyaka Savaşçısı Tolga son biletle geldiği Arjantin Çıkmazı'nda büyük ödülle dönemese de bir ilke imza attı. Sırat köprüsünü dönerken geçmeyi başaran Tolga ikinci olsa da onca uyduruk tip arasında gönülleri kazanan isim oldu.

28 Nisan 2009

Manga Top 5





1) Dursun Zaman (Göksel'le Düet)
2) Hayat Bu İşte
3) Alışırım Gözlerimi Kapamaya
4) Kapkaç
5) İz Bırakanlar Unutulmaz (Deniz Akyüz'le düet)

Düetleri saymayabiliriz o yüzden 6-7'yi de ekleyelim

6) Tek Yön Seçtiğim Tüm Yollar
7) Bitti Rüya


Eurovision'a katılmaları bile önerilen Bir Kadın Çizeceksin şunların arasında fazlasıyla sönük kalıyor sanırım...

Öğrenci Tipleri: Yazıladki Haylaz Durumu


Sınav esnasındaki favori sorulardan biridir. Soruyu ilk soran muhtemelen o sınavdan 60-70 gibi bir notu bile göremeyecek, sınıfın haylazı olarak tanınan öğrencidir. Sorulara sadece bakmaktan sıkılır 5 dakikada bir kafasını kaldırır sorar:

"Hocam tenefüsü verecek misiniz?"
"Hocam kağıdını veren çıkabilir mi?"
"Hocam adını yazana puan veriyor musunuz?"
Ve iki üç dakikada bir gelen gerginlik sorusu:
"Hocam kaç dakika kaldı?"
(Bu son soruyu herkes sorar ama bahsedilen tip sırf gerginlik çıkarma amaçlı olarak devamlı sorar.)

25 Nisan 2009

İstanbul Çocukları


Dün ki saçmalık bolluğundan kurtulmak için gezerken ilk bölümüne rastladım. Oya Okar'ı görünce kaldım hemen (bkz. dwayde'in sapık olduğuna dair kanıtlar :D). Güzel dizi, gençler üzerinden yürüyor. Laçin Ceylan'ın anne rolü komik durmuş yalnız. Oturur herhalde bir zaman sonra o da... Cuma akşamları sekizdeki diziyi izlemenizi tavsiye ediyorum. İzleyinki yayından kaldırılmasın... :)

23 Nisan Pengueni


Aslında 23 Nisan'da çıktı ama almak bu gün nasip oldu. 23 Nisan karikatürlerini abartmışlar sanki. Patates Baskı'da o kadar komedi değildi. Ama arka sayfalar gene toparlıyor durumu. Erdil ve Selçuk olmasa napıcak şu dergi çok merak ediyorum.

23 Nisan 2009

İzlediğim En İyi Türk Dizileri #1

İzlediğim en iyi 10 Türk dizisini sıraya koydum geçen gün. Liste epey komedi yüklü oldu. Ama ilk ikiyi dramlar almış ona hayret ediyorum şimdi.

1)Hatırla Sevgili: Müthiş bir diziydi. Birinci sezon finaliyle alıştım bu diziye. Bang Bang şarkısıyla. Sonra ikinci sezon başlamadan önce bütün bölümleri internetten, tekrarlardan falan seyrettim. O kadar sarmıştı. Beren Saat'i karşımıza çıkaran diziydi. Sonuna kadar hiç sıkmadılar, tarihsel gerçekler arasında büyüyen bir sürü aşkı süper bir şekilde anlattılar. Ayrıca bu diziyle birlikte Okan Yalabık da kalitesini iyice kanıtlamıştır diyorum.








2)İkinci Bahar: Hahım Hanım Türkan Şoray'ın dizisi. Başından sonuna kadar eğlenceyle göyaşlarını bir arada götürdüler. Ozan Güven'i ilk olarak bu diziyle tanıdım/k. Şener Şen ve daha kaliteli nice isim süper bir diziyi süper bir finalle de noktaladılar. "İşte dizi diye buna denir" diyorum hala adı geçtiğinde veya tekrarını gördüğümde...









Devamı gelecek...

Drake ve Josh


Cidden müthiş bir eğlence. İzleyemediğime en çok yandığım dizidir. Keşke Turksat kabloluda TNT ve Nickelodeon dönüşümlü değil de teker teker çıksa. Biz de şu adamları rahatça izleyebilsek...

Hep Neşeyle Doluyor İnsan


Bütün dünyada bir tek güzel çocuk vardır. Bütün anneler de ona sahiptir.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı bütün ufaklıklara, günü tatil olarak geçiren biz liselilere ve bu gün tatil yapan herkeslere kutlu olsun... :)

Yok Canııım...

-Bu kıyafet yeni olmalı.
-Hayır Pervol siyah sihirlen yıkandı.

Öyle bir reklam yapıyorlar ki şuna. Reklam yapacaklar sanki "Bizim yeni kıyafetimiz olabilir mi, aklın alıyor mu senin?" dercesine konuşuyorlar. Gördüğüm an kanalı değiştiriyorum...

21 Nisan 2009

Muro


Dün Show TV2de izledim ilk kez filmi. Aslında VCD'sini fan alacaktım ilk çıktığında ama arkadaş, anne baskısı yüzünden almamıştım. Keşke alsaymışım. Güzel bir filmdi. Hiç de öyle küfürle, saçmalıkla güldürme gibi birşey yoktu. İzlemeyen varsa tavsiye ederim. İzleyen varsa da eğlenmek için iyi bir tercih olduğunu hatırlatırım...

Kaan Mert's

Birkaç günden epey uzun bir süre önce Kaan Mert'ten teklif almışım. Mesajı atılandan 19 gün sonra gördüma ama neyse ki teklif hala geçerliymiş. Videoların efendisi blogda artık ben de yazacağım. Hayırlı olsun bakalım... :)

Şehr-i Hüzün


Beklediğime değmiş diyebilirim. Müthiş bir albüm. İlk albümlerinin tınısını taşıyor biraz da.

Kanatlanıp gitmek dururken
Dört duvar içinde hapsolursun
Yaşamak için bir sebep ararken
Ölmek için bulursun

Güzel albüm sabahtan beri kaçıncı çalışı bu Winamp'ta, hatırlamıyorum... =)

18 Nisan 2009

bkz. Ben Yöneticiyim Bölüm Açabiliyorum

Türkiye'nin en iyi foru

Ne biçim siteymiş be. Yoluuzu kaybediyorsunuz sitede. Alt bölümün boku çıkarılmış vaziyette cidden. "Anket bölümü açılsın mı?" diye bir alt bölüm olur mu ya... Sabit başlıkla alt bölümü karıştırıyorlar galiba anlamıyorum. Sitede anime ve çizgi filmlerle ilgili herşey var ama bulana kadar canınız çıkar. Pokemon'un "Pokemon" diye bir alt bölümü var mesela. Tabii diğer anime bölümleri için de aynı şey geçerli.


Site üyeleri fazla havalı gerçi "En iyisiyiz" falan filan. Tamam her türlü link var da bu şekilde ncak iyi forum olunur. Türkiye'nin en iyi anime forumlarına bir baksınlar bence önce...

17 Nisan 2009

Yeter Artık

Fenerbahçe verielen cezalara itiraz etti. "Taraflı davranıyorlar" dedi. Galatasaray basın açıklaması yaptı, Fener'den aşağı kalmadı. "Adaletin hiç kalmadığına inandığımızdan itiraz etmenin sonuç getirmeyeceğini biliyoruz" dedi. O onu dedi, bu bunu dedi. En sonunda sıçtı cafer bez getirin hadi.

Bazen bana neden basketbolu futbola tercih ettiğimi soruyorlar. Oyunların oynanışlarıyla ilgili nedenlerinden önce bu ve geçmişte oynanan bunun gibi nice derbiyi gösteriyorum. Ülkemde, futbol diye bahsedilen şey bu olunca futbola ilgimi kaybediyorum ne yazık ki. Halbuki başkanların kavgaları yerine o eşsiz fotoğraf*** biraz daha yer bulsa internet sitelerinde, gazetelerde. Olmaz mı be futbolu bu kadar seve insanlar?

***

Alexa Nicolas Heroes'da


Zoey 101 dizisiyle tanımıştık onu. Güzelliği benim başımı döndürse de daha çocuk olması ve oynadığı salak karakter nedeniyle bir garip bakıyordum. Hatta bağırtılarından gına gelmişti, sesini kapatıyordum bazen onun sahnesinde.

Heroes'un 3. sezon 23. bölümünde Angela'nın gençliğini oynamış kendisi. Yaşının büyümesiyle birlikte daha olgun ve kaliteli bir oyunculuk ve hiç eksilmemiş olan güzelliği... Seni seviyoruz Alexa.

14 Nisan 2009

Lcuky Day

Bu gün şanslı bir gün. En olmadık anlarda gelen tatlı sürprizler hayatın tadını bir gecelik de olsa çıkarmamı sağlıyor. Bu günün son şanslı olayınıysa Torrent'te yaşadım. Normalde bu geceden önce bulamaacağım dizileri buldum Torrent'ten. Hatta indirmeleri bile çok çabuk bitti normalde 6-7 saat süren diziler. Abla-kardeş bayram yapıyoruz akşam akşam...

Bizim Ada Paleoletikte Mısır'a Komşuymuş


Bu hiyeroglifin Mısırlılar'la ilgili olduğunu hatırlıyorum ben ama...

Dünya'nın En Tehlikeli 10 Hayvanı




Hayvanlar aleminin üyelerinde insanlar için en tehlikeli olanları belirlenmiş. Listenin en üst sırasında yaz aylarımızın 7/24 misafiri sivrisinek bulunuyor.
Listede bulunan kutup ayısı ve Afrika mandasının insanları öldürme sebebiyse insanların ta kendisi. Kutup ayıları yavrularını korumak için öldürüyor, afrika mandasıysa kendisini avlamak isteyenleri... Merak ediyorum da yaşamamıza garip (ve benim anlayamadığım) bir zevk katmaktan başka hiçbirşey katmayan, sırf zevk için icat edilen avcılık sporunu icat eden insanoğlunun bu listede birinci sırada olması gerekmez mi? İnsanlar için tehlikeli olan hayvanlar alemi üyelerinin başında insan geliyor sanıyorum.


İşte Ntvmsnbc'den aldığım o liste:

1- Sivrisinek:
Sıtma parazitleri taşıyan sivrisinekler, her yıl iki milyon kişinin ölümüne yol açıyor.

2- Asya kobrası:
Kobra yılanı en zehirli hayvan olmamasına karşın, Hindistan'da her yıl yılan sokmasının neden olduğu 50 bin ölümün büyük bölümünden Asya kobrası sorumlu tutuluyor.

3- Denizanası:
Suda yaşayan en zehirli canlı olarak bilinen Avustralya kıyılarındaki denizanaları, kare şeklinde olmaları nedeniyle "kutu" denizanası olanak anılıyor. Bu denizanalarının tek bir dokunacı, 60 kişinin ölümüne yol açacak kuvvette toksin içeriyor. Bilindiği kadarıyla 1884'ten bu yana 5 bin 567 kişinin ölümüne neden oldu.

4- Büyük beyaz köpekbalığı:
Harharyas olarak da bilinen büyük beyaz köpekbalığının boyu 6 metreye, ağırlığı 1,7 tona kadar ulaşabiliyor. Harharyas saldırılarında her yıl 30 ile 100 arasında insan ölüyor.

5- Afrika aslanı:
Savanların en büyük yırtıcısı, dünyanın en büyük dört kedi türünden biri olan Afrika aslanı, grup halinde yaşar ve avlanır. Kükremesi 5 kilometre öteden duyulabilen Afrika aslanı, Tanzanya'da her yıl yaklaşık 70 kişiyi öldürüyor, Afrika'da ise yılda 250 kişinin ölümünden sorumlu tutuluyor.

6- Avustralya tuzlu su timsahı:
Dünyanın en uzun sürüngeni olan Avustralya tuzlu su timsahının boyu 7 metreyi geçebiliyor. Geniş bir besin yelpazesine sahip olan tuzlu su timsahları, daha çok pusu kurarak avlanıyor. Tuzlu su timsahlarının saldırılarında her yıl binden fazla kişi ölüyor.

7- Fil:
Ortalama ağırlığı 16 ton olan filler, ezerek ve dişiyle darbe indirerek her yıl 600 kadar insanın ölümüne neden oluyor.

8- Kutup ayısı:
Kuzey Kutup bölgesinin karlı sahillerinde, buzullar üzerinde yaşayan kutup ayıları, yavrularını korumak için her çabayı sarf ediyor ve bir tehdit hissettiğinde derhal saldırıya geçiyor. Sadece bir pençe darbesiyle insanın başını koparma gücüne sahip kutup ayıları, karada, suda ve hatta suyun içinde rahatlıkla avlanabiliyor.

9- Afrika mandası:
Yaklaşık 2 metre boya ve 900 kilograma ulaşan Afrika mandaları, kendisine hedef alan avcılara saldırmaktan çekinmez. Savunmacı doğası yüzünden insanlar için tehdit oluşturan Afrika mandaları her yıl, diğer saldırgan hayvanlara oranla daha çok insan ölümüne yol açıyor.

10- Kokoi zehirli ok kurbağaları:
Güney Amerika'da yaşayan zehirli ok kurbağaları, ölümcül toksin taşıyıcılarıdır. Derisinden saldığı zehir, 10 kişiyi öldürme kuvvetine sahiptir.

13 Nisan 2009

Türk Sinemasına İlgi...

Tiyatro ve sinema sanatçısı Zafer Algöz, Amerikan filmlerinin, gösterildiği ülkelerin sinema filmlerine karşı genelde ''ezici bir üstünlüğü'' olduğunu belirterek, ''Türkiye'de bu tersine döndü. Bizim insanlarımız, bizim hikayelerimize, bize yapılmış olan sinema filmlerine daha çok gitmeye başladı. Bu da ülkemiz adına çok güzel bir gelişme'' dedi.


"İşte buna içilir" diyor Recep Abi. ne de olsa bunda en büyük pay sahiplerinden biri onun kaba saba ama çok komik olan karakteri...

11 Nisan 2009

Yaramazlar...


ATV'nin Cumartesi sabahları verdiği filmlerden hoşuma giden pek çıkmaz. Ancak biri kimsesiz olan 3 çocuğun maceralarını anlatan "Yaramazlar Gümüş Madeninde"yi çok beğenmiştim. Onun devamı da çekilmiş. "Yaramazlar Sirkte" oynuyor şu anda televiyonda. Gerçekten çok eğlenceli filmler. Egon Olsen cidden çok matrak bir karakter.

Türkler'in yabancı filmlerin adını çevirmesindeki garipliğinden ötürü filmin bir resmini bulamadım ne yazık ki. Birçok çeşidini denedim ama hiçbirinde film çıkmadı Google'da. Resmi merak ettiniz mi? Google'a "Yaramazlar Sirkte" yazınca ilk çıkan resimdir bu...

7 Nisan 2009

Klasik


Çocuk odasına girdikten bir, bir buçuk saat kadar sonra bilgisayarın bulunduğu odaya döner. Zamanı bilmemektedir saati kaymıştır sanki. Ama beyni birşey bilmektedir: Yorgun olduğunu. Çocuk yavaşça bilgisayarın başına oturur. Bilgisayar açıldığında ilk olarak sağ alt köşeye kayar gözü. Saate bakar "Oha o kadar oldu mu?" tepkisini verir. Sonra müzikler klasörünü açar. Yeniden dersine dönmeden önce kafasını dağıtmak için bir parça arar. Yorgunluktan hareketleri yavaştır ama müziğin ilk notalarıyla birlikte kendine gelir. Winamp listesine üç dört şarkıyı ekler. Ama daha ilk şarkı bitmeden annenin sesi kaplar odayı:

"Oğlum bitti mi çalışman 10 dakikada?"
"Hayır anne, ara verdim biraz," der çocuk 10 dakika lafına aldırmadan. Ama anne devam etmektedir:
"Anca onun başında otur bütün gün. kafanız baka şeye çalışmıyor. Gideyim iki satır daha ders çalışayım yok hiç." Çocuk cevap verme zahmetine bile girmez artık. Kulaklığı takar. Anne farkettiğinde çocuğun müziğe rağmen duyabileceği bir sesle konuşur bu kez:
"Bak hiç diliyor mu? Sen hiç sallama oğlum beni zaten. Burada duvara konuşuyorum değil mi ben? Bak bilgisayar bile anladı artık sen ders çalış diye bozuluyor arada sırada. Ama sen de onun kadar akıl yok! Hiç dinleme sen beni, hiç! Aynen devam."

Annenin son monologu bounca çocuk sürekli müziğin sesini yükseltir. Kulakları takılı olduğu için ses gittikçe beyninede yankılanmaya başlar. Sakinleşmek için açılan müzik beyne indirilen bir darbe daha olur. Çocuk bilgisayarın başından kalktığında, oturduğundan daha ağırdır sanki. Yürüyüşünde bir tuhaflık vardır. Artık derse devam edebilecek hali yoktur. Gider boş gözlerrle bir iki satır okumaya çalışır. Başaramayınca, gider yatar. O akşam onun için son bulmuştur artık. Çalışacağı şeyin yarısı duruyordur halbuki...

İki Pencere Arasında

Öylesine internette gezinirken gördüm. Çok hoşuma gitti. Yazarını tanıyor bile olabilirim hatta. Paylaşalım dedim.

İki pencere arasında
beklerken …
vazoda süs değil, sevgiden büyümüş çiçek masa üzerinde açarken rengarenk
bir pencereden poyraz girer içeriye birden, bildiğimiz karayel diğerinden
yaprakları titremeye başlar, ağır uzlaşmaz sancılar taşarken yüreğinden
iki damla yeşil yaş olur dökülür, akar gözlerinin önünden..
sigaramın dumanını üflerim, yönüm rüzgara karşı.

/ey çerçevelere asılı rüzgar gülleri, bu söyledikleriniz hangi yörenin türküleri/

*

perdeler …
üç telli sazın ortası dersen, bülbül sesi gelir üstten, dağılır alttan gül kokusu
kimin seçimidir geceyi güne veren, vazgeçip serenat vakti tan yerlerinden
mızrabın hammaddesi belli ki, farklı dünyaların göz kırpan yüreklerinden
kulakların her biri, ayrı şarkıları dinliyor aynı ses ve besteden..
sevmek istiyorum, yer bulabilirsem ellerimi saklayacak.

/ey dalına hain diken, hangi damla kan ile sileceksin yapraktaki parmak izlerini/

*

uzaklara …
dalgalar dağ doruklarında gezerken ve bulutlar okyanusların derin kumlarında
vurgunu yükseklerde yediren, solungaç patlatacak bir çığ kopar denizlerden
baş dönmesi değildir sonrası, şöyle bir nefes almakla geçmez serinden
belki görülen bir düş, kır çiçekleri toplanmış eline en güzellerinden..
bana soğuğun ne olduğunu hiç söylememiştin, anlat şimdi.

/ey üstümdeki binlerce ton beyaz ağırlık, hangi sıcaklık ısıtıyor böyle düşlerimi/

*

yolculuk …
sorma bile inilecek istasyon nerede diye, yazılıdır nasılsa biletlerin üzerinde
bir pencere mevsimsiz peyzajları seçerken, dalgalar coşmakta diğerinden
istenir ki başlar asla kalkmasın, yolculuk süresince sevgilinin dizlerinden
o zaman bir varmış ile bir yokmuş bir olur, masal dilinden..
gözlerimi kaparım, trenin tünele girme vaktidir.

/ey penceredeki tünel öncesi son aydınlık, hangi masalında söylersin bu ninnileri/

Finaller


Dizilerin final yapma durumu bu günlerde artmaya başladı. Doktorlar, Gece Gündüz vs. vs.

Benim bir sorum olacak. Sezon ortasında bitirilen dizilerin hangisi gerçekten final yapıyor ki.
Final bölümü çekmeye bile çalışmıyorlar. Sadece yayınlanan son bölümü -bir hafta boyunca final diye reklamını yaptıktan sonra- yayınlıyorlar ve bitiriyorlar.

Bu diziler şimdi final yapmış mı oluyor? Bana daha çok stop yapmışlar gibi geliyor. Zorunluluktan durmuşlar gibi... Şuna bir son verseler iyi olacak zira son bölüm diye ilk yayınlanışında izleyeyim diyorsun saat 2'ye 3'e kadar ayakta duruyorsun böyle bitiyor. İzdleyiciye biraz saygınız olsun!

Elfen Lied


2-3 gün oldu en son kısacık postu atalıdan beri. Bunun nedeni okul falan değildi aslıda. Birşeyyler karalayabilecek durumdayken genellikle Elfen Lied adlı bir animeye takılmış durumda olmamdı. Onu bitirince buraya hakkında birşeyler karalayayım dedim.

Elfen Lied rahatlıkla +13 sınırı getirilebilecek bir anime. Hatta ileri gidip +15 diyenler bile var. Fazlasıyla kan içerikli ve cinsel olarak da pek hafif sayılmaz. Çünkü boynuzları dışında tamamen insan görünümünde olan dicloniusların insan gibi düşünememeleri genellikle çıplak gezmelerine neden oluyor. :)

13 bölümlük kısa bir anime. Torrent'ten rahatça bulabilirsiniz. Mangası bitti mi bilmiyorum ama en son 108'i gördüm. Animesi ucu açık bitirldiği için mangasına başlayacağım ben ki tavsiye ederim. Çizimleri çok iyi.

Bir de animenin sound track'i Lilium mükemmeldir yatarken falan dinliyorum manyak oluyor... :)

4 Nisan 2009

Sihir Başlasın Geri Döndü

Uzun bir süredir HP ile ilgili tüm metaryellerini Sihir Başlasın Forumları'nda bulunuduran Sihir Başlasın -nihayet- yeniden SB Portal olarak karşımızda. Foruma alışmıştık falan ama cidden portalı da özlemiştik. Türkiye'nin en iyi ve güncel HP sitesi artık www.sihirbaslasin.net adresinde hizmetinizde...

3 Nisan 2009

Blog Takım Tutmaz

Bir spor blogu bana lazımdı artık. Bazen acayip yazasım geliyordu ama korkyordum. Sonra aklıma bir fikir geldi. Sihir Başlasın'da uzun zamandır spor konusunda tartıştığım bazı üyelerle birlikte bir blog oluşturursam hemen silnip gitmezdim. Bu şekilde Blog Takım Tutmaz çıktı ortaya. 2 Galatasaraylı 1 Fenerbahçeli ve bir de Beşiktaşlı (kim acaba?)'yla sporun her türünden birşeyler bulacaksınız bu blogda.

Bu blogun ilginç bir ayrıntısını da anlatayım. Blogda yazacak kişilerden ikisi bayan. Daha da ötesi bu iki bayan yazarlardan futbolu en iyi bilenler. Kim demiş kadınlar futboldan anlamaz diye...

Blog Takım Tutmaz çok yakında başlıyor...

1 Nisan 2009

Emmaaaaa!




























Resimlere tıklayarak gidebileceğiniz kaynakta geçtiğimiz haftalarda güzel pozlar vermişti Emma Watson. İlk resimler pek sarmasa da ve kırmızı ruju epey bir abartmış gibi dursa da yukarıdaki resimler çok kaliteydi, alayım koyayım dedim... :)

Gerçekten Son!


Resme tıklayarak gidebileceğiniz sayfada Kyle XY'ın yapımcısı Julie Plec ile yapılan söyleşinin çevirisne ulaşabilirsiniz. Maşallah kadın her cümlesinde "Şöyle olacaktı, böyle olacaktı" demiş. Dizi devam edecek olsaydı biz buna spoiler vermek diyecektik. Ama artık dizinin, TV tarihinin sayfaları arasına -çıkmamak üzere- katıldığı konusunda şühe yok. Gossip Girl gibi bir dizi onca izlenirken hem de...