11 Temmuz 2009

Hastalık Hastasının Cenabet Yılı


Babam yıllardır beni "Hastalık hastası" olmakla suçlardı. Ben de buna gıcık olurdum ama bu yıldan itibaren ben de bunu kendime yakıştırıyorum artık (Yıl derken öğrenci yılı, Eylül'den Eylül'e 12 ay). Ne cenabet bir yılmış kardeşim.
Canı tatlı birisiyim kabul. Ama yılda 4-5 kez grip olmak ve birkaç seferlik migren ağrıları dışında yataklara düşeceğim pek sorunum yoktu. Bu yılsa n'olduysa artık.
Öncelikle grip, nezle gibi dandik ama yatağa düşüren hastalıklar. Bu yıl küçüklü-büyüklü o kadar çok grip oldum ki sayamadım bile. Devamsızlığım hep bunlar yüzünden sınıra yaklaştı.
İkinci olarak yıllardır benim yorgunluktan dolayı olduğunu sandığım kasık ağrılarının fıtık olduğu anlaşıldı. Ameliyat oldum. Bütün kurban bayramını yatakta ya da elimde bastonla geçirdim.
Göz numaram yine büyüdü. Bunun cenabetlikle bir alakası yok aslında bu tamamen benim hödüklüğümden kaynaklanmakta.
Şimdi de bel ağrıları. Annemde "Ankilozan Spondolit" denen genetik bir hastalık var yıllardır. kendi doktorumda benim için bu hastalıktan şühelenmişti. Denizli'de yapılamayan son bir tahlil için Ege üniversite'sindedim dün. Tahlili yaptırdım, sonucunu Pazartesi günü alıp ondan sonraki hafta doktoruma götüreceğim. Belimde de kalıcı bir hastalık varsa kafaı da yiyeceğim ben artık tam olsun. Babamın söylediği yere ulaştım galiba. Hastalık hastalığına. Sabah bel ağrısıyla kalktığında yaşamdan soğuyorsun. Sonrası normal ama herşeye dikkat etmek zorundasın. Eğilmene, bükülmene, koşmana, sporuna. Denize girdiğinde fazla açılamıyorsun ağrı tutarsa kıyıya raht ulaşabilmek için, basketbol oynarken 15 dk'da falan bırakıyorsun.
Sağlıklı yaşayanlara imreniyorum. Onlardan biri olabilsem keşke.
Not: Resim bir tiyatro oyunu olan "Hastalık Hastası"ndandır.

Hiç yorum yok: