6 Şubat 2009

Höst desem...


Her bölümden sonra bir Höst çekiyorum ben artık. 3 haftadır kafam teori doldu. Bir sonraki bölümü izleyince kafamda kurduğum herşe çürüdü gitti. Özellikle dün gece izleyip yattım, yatmaz olaydım. Bir o tarafa dön, bir o tarafa kafamı alamıyorum Lost sorularından.

İlk iki bölümde bir geçiş dönemi, kim nerede buldu kendini şeklinde bir durum vardı. Tabii Daniel, Desmond'ın kapısına dayanana kadar.

3. bölümde dedim "Hurley hapiste, Prison'a bağlayacaklar" çözdüler işi kolayca. Benjamin'in kurnazlıkları, yola getirme taktikleri işe yaramış görünüyor.

Şu burun kanamalarında büyük bir gariplik var ama. Orkide'nin yapılışı sırasında adada olan Daniel'in nasıl olurda Juliet'ten önce kanamaz burnu diye merak etmekteyim.

Jin'in şansına da diyecek yokmuş. Herkesin şaftı kaydı adada, bu adamın hayatı kurtuldu parlamalarla.

Sawyer'a hayran oldum bu kez. Lider gibi davranıyor gerçekten, John'a bırakmıyor ipleri ve halen en iyi esprileri o yapıyor. Hurley her zamanki gibi eğlenceli. kat ve Jack de ep olduğu gibi gıcık ikili. Tek değişen Sun olmuş. neşeli, güler yüzlü Sun'ın yerini kocasının ölümüyle soğuk bir kadın almış. Kore güzelimiz daha falza gülümser umarım.

Claire ve Charlie'yi de arayacağım bu sezon. çok iyi giderlerdi adadakilerin yanında...

Hiç yorum yok: